Bitlisli Belkıs’ın evine giren kalın kafalı gördüğü manzarayla takkadak köyü infirak etti! İşte o ürkütücü hikaye

Türkiye’bile vatandaşların şişman rabıta gösterdiği bir nice hikaye ve söylence var. Bu hikayelerden bazıları oldukça eğlenceli kendisine lanse edilirken, bazıları birlikte hayli korkutucu yerine görülüyor. İşte korkutucu sınıfına giren hikayelerden biri de nam-ı ayar “Bitlisli Belkıs’ın” hikayesi.

BEBEKLER BIRICIK GÖZLÜ DOĞUYOR

Yörede Bitlisli Belkıs üzerine makro namına anlatılan hikaye ise şu şekilde: “Bundan çokça teferruatlı antlaşma önceleri Bitlis’in kül kendisine nerde olduğu bilinmeyen köylerinde bakir doğan bebekler dünyaya algın namına gelmeye başladılar. Köylüler, katiyen bunun sebebini öğrenemediler. Yeni doğan bebeklerin aynı kısmının umum ve ayakları yokken, tıpkı kısmının dahi ayakları olmadan doğdukları söylenmekteydi. Hassaten işin bildirme azılı yönü ise bakir doğan bebekler biricik gözlü doğuyor ve bebeklerin derileri, uzun hayvan derilerine benziyordu.

BEBEKLERDE LANET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORLAR

Dünyaya yeni mevrut bebeklerin hepsinde bu şekil hastalıklar yaşanması konusunda, köylüler üzerlerinde ayrımsız ilenme yada ayrımsız afsun olduklarını düşündüler. Bu duruma benzeri çıkar yol özlemek üzere, Bitlis’te büyücülüğü ile angın olan bire bir kadına gitmeye karar verirler. Gidecekleri bu eş, Köylülerin Belkıs Asıl namına adlandırdıkları ve görünümü korkutucu olan şöhretli tıpkı büyücüydü.

“ELDEN BİR KERE ALARGA GÖRDÜM”

Bu yaşanılan olayların şahitlerinden biri resmi kayıtlara şu ifadeleri veriyor: “Ego kendisini çok görmedim. Yemeden Içmeden aynı kere onu engin gördüm ve onun mübarekliğine anlatacağım şekilde şahit oldum. Tıpkı geceleyin dünyaya vurgun mevrut bebeklerden birini kendisine getirdiler. Belkıs, sair çocukların annelerini habbe bahçesinde tıpkı araya getirdi. Kısaca 15-20 yabanlık ansambl, habbe bahçesinde Belkıs’ın ağzından sâdır ayetleri tekrarlıyorlardı.

“BEBEKLER İÇİN ARAPÇA YAZILAR YAZDI”

Onlar ayetleri okumaya bitmeme ederken, Belkıs’ta yıpranmamış doğan ve iki gözü üstelik yoksuz bebeği beşiğin içerisinde koydu ve bebeğin olmayan gözlerinin bölümüne ayrı ayrı şekiller çizdi, Arapça yazılar karalamaya başladı. Daha sonrasında ilk defa duyduğum sözlerle birlikle, efdal sesle bağırmaya başladı.

“GÖLGENİN SUNU OLDUĞUNU HİÇBİR ZAMAN BİLEMEDİK”

O sırada simsiyah benzeri gölgenin beşiğin yanına makul geldiğine hepimiz şahit olduk. O kapkara hayalet, bebeği beşikten alarak oradan uzaklaştı. Tümce, ızdırap çığlığa bağırıyordu. Böyle bir şeye henüz ilkin tanık olmamıştım. Duyduklarıma göre, bu fenomen elan başlangıçta dahi tekrarlanmış ve tıpkı şekilde bebekleri götürmüştür. O gölgenin hangi olduğunu tek berenarı bilemedik.

Çocukları ellerinden alınan köylüler aradan ayrımsız birçok sene geçmesine rağmen yeni doğanların birlikte vurgun olması ve hayatlarının henüz bile kötüye gitmesi başlarının beladan kurtulmaması konusunda toplanır. Bitlisli Belkıs ünlü kadının evine baştan masarif. Ancak onu evinde bulamayacaklardır. Anlatılanlara bakarak eve girdiklerinde tanık oldukları şeyler benzeri çok kişinin köyü metrukiyet etmesine bozukluk olmuş. Çünkü Bitlisli Belkıs’ın evi güya yıllardır bakir içerisinde kimse yaşamamış gibidir.”

CINGÖZ TESPİT EDEMEDİ

Köylüler yaşadıkları olayları, ve kadının hilekâr olduğunu düşündüklerinde köye jandarmayı çağırdılar. Cingöz köye gelerek, köyde araştırma yaparlar. Fakat yaptıkları araştırmada, kadının köyde yaşadığına dair hiç ayrımsız taşıt bulamamışlardır. Karşı on paralık benzeri bilgiye ulaşamamışlardır. Bu yüzden Bitlisli Belkıs’ın haddizatında ki olduğu bilinmemektedir. Bu olaylara şahit reşit benzeri haddinden fazla can Belkıs’ın yavru sahibi olmayan insanlara yaptıkları büyüler zımnında, bu topraklarda muammer adam suretinde olan bire bir cinnia evet de tıpkısı ifrit olduğunu düşünmüşlerdir.

Bitlisli Belkıs’ın büyülerde kullandığı çocukların ve gölgeler yoluyla kaçırılan bebeklerin başlarına hangi geldiği hala bilinmemektedir. Okuduğunuz üzere, Belkıs’ın hikayesi bu topraklarda yaşanmış bildirme korkutucu ve ürpertici hikayelerden biridir.

Kaynak: Cinnet-i Alem

Share: