EGİAD’dan sürdürülebilirlik uğrunda dev zirve

EGİAD’dan sürdürülebilirlik yolunda dev zirve

İZMİR İklim değişikliği, konuşu dalgalanmalar, cidal, kaynaklarının bilinçsizce kullanımı, ormansızlaşma, Covid-19’un tedbir zincirlerinin ayıp ve kırılganlığını ortaya çıkarması üzere birçok sarsıcı fenomen acun sisteminin yine gene ele alınması gerektiğini ortaya koyarken, kâin bu tehditler hem eş hem de planet sağlığını koruyucu sistemin yeniden şekillenmesi ve yeşil dönüşüme geçilmesi üzere arayışları arttırdı. Toptan abuhava krizinin oluşturduğu damarı bozuk etkilerin artışını bertaraf etmek üzere sonuç 2 yıldır muhtelif etkinliklerle sesini duyuran EGİAD (Iye Tendürüst İş İnsanları Derneği) bu çerçevede dev benzeri zirve ile sürdürülebilir eskimemiş sistemin kapılarını hareket dünyasına açtı.

İklim değişikliği, kazançlı dalgalanmalar, cidal, kaynaklarının bilinçsizce kullanımı, ormansızlaşma, Covid-19’un hazırlık zincirlerinin eksiklik ve kırılganlığını ortaya çıkarması kabil bir nice sarsıcı olay acun sisteminin tekrar yeniden ele alınması gerektiğini ortaya koyarken, mevcut bu tehditlerle ilişik son 2 yılda İzmir’den tıpkısı çıkış belgesi noktası yakalayan ve dikkatleri üzerine çekmeyi başaran EGİAD (Veli Tendürüst İş İnsanları Derneği), ‘Ati İçin Sürdürülebilirlik’ başlığı altında kül günlük tıpkısı şahika ile hisse senedi dünyası, dijitalleşme ve içtimai dönüşümü bilcümle tam isimlerin katılımıyla masaya yatırdı. İZQ’de gerçekleşen doruk ile tekmil sektörlerden balaban paydaşlar, dönüşümü harekete nâkil stratejileri, yatırımları, inovasyonları ve işbirliklerini kürsüye taşıdı.

Farklı başlıklarda 6 panel altında planlı zirvenin açılışında mütekellim EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Kahraman Avni Yelkenbiçer, EGİAD’ın yönetimini üstlendikleri 16. dönemde, ana temanın ‘Dinamizm ve Sürdürülebilirlik’ olduğunu belirterek, dönemin sonuna yaklaşılan şu günlerde dahi çalışmalarını ‘Gelecek İçin Sürdürülebilirlik Zirvesi’ ile taçlandırmak istediklerini kaydetti. İş dünyasında gürecilik gereği acul çalışmaya, çabuk akıntı etmeye, yetinmemeye, zorlamaya, daha dahası ve elan iyisi üzere uğraşmaya ilgi gösterdiklerini rapor eden Yelkenbiçer, “Sürdürülebilirlik temasını hepimiz ilk abuhava değişikliği boyutunda algılıyoruz. Çünkü, 2050 yılında İstanbul bile karışma girmek üzere birçok acun metropolünün su altında kalacağı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Yani önümüzde ölümsek aynı tehdit var. Dünyamızı korumak üzere bilcümle alay malay ve herhangi bir gün savaşım etmeliyiz” dedi.

Sürdürülebilirliğin hayati bir fehva olduğunu; çalışanlarına, üyelerine ve paydaşlarına benzeri meram sunmayan kuruluşların ayakta kalamayacağına dikkat çekici Yelkenbiçer, “Benzeri fabrikanın istihsal yapabilmek amacıyla şüphesiz makinalara ihtiyacı varsa, kuruluşlarımızın üstelik sürdürülebilir gelmek üzere kalplerimize, yüreklerimize ihtiyacı var. Kendimizle mücadelemizi kazandığımız, karşımızdakiyle da savaş etmeden ilk şuurlu aynı şekilde gelişim birliğini seçtiğimiz anda tahavvül başlıyor. Ruhumuzda, aklımızda, şirketimizde, toplumumuzda ve sunma nihayetinde dünyadaki transformasyon. İklim kriziyle bulunmayan olmamak üzere yeşil dönüşüme, büyüyen nüfusu besleyip hayatta kalabilmek, kaynaklarımızı eli nimetli kullanabilmek üzere dijital dönüşüme ihtiyacımız var. Ama bunları tür kılacak temel unsur toplumsal tahavvül. İşte bu noktada da tığ Türk toplumu kendisine büyük bire bir rekabet avantajına sahibiz, zira daha güzeşte hafta 10 Kasım’dı, canan Atamızı ülke çapında ve milyonların saygısıyla namahrem ettik. Dünya tarihinin gördüğü sunu şişman dönüşümlerden birini tığ başaralı elan 100 sene olmadı. ve ne bahtiyar ki bu transformasyon üzere mukteza olan önsezi ‘kültürümüzü çağcıl medenilik seviyesinin üzerine takip etmek’ bize hala yön gösteriyor. Tıpkı zamanda kasıt bile cumhuriyetimizin 2. yüzyılına girerken hala edimsel ve muteber: ‘Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet koruma görevlisi ve himaye etmektir” dedi.

Özgener: “Kaynaklarımızı konuşu büyümeyi uydurmak için kullanıyoruz”

İzmir Tecim Odası Doğrulum Müesses Başkanı Mahmut Özgener ise sürdürülebilirlik kavramının, ajandalarının en üst sırasında düzlük aldığını söyledi. Sürdürülebilirlik kavramının sonuç 5-6 yıldır iş dünyasının gündeminde olduğunu tabir fail Özgener, “Sürdürülebilir, kalkınma olarak esasta 1980’lerin başından beri tartışılıyor ve geliştiriliyor. Bugünkü zirvemizin tanıtım materyalinde yer kayran ve eski Norveç Başbakanı Brundlandt’tan alıntılandığı kabilinden sürdürülebilirlik; ‘Ati nesillerin ihtiyaçlarını ateş altına atmadan bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilmektir.’ Deyim, önceki tartışılmaya başlandığında, gezegenin limitlerini zorladığımız amacıyla akıllıcasına ve muvazeneli kök yönetimi yerine ortaya artık. Fakat haddinden fazla kısa benzeri süre içinde toplumsal ve bireysel refahı ve ülkelerin yönetim kabiliyetlerini üstelik içeren aynı çerçeve ile birlikte ‘sürdürülebilir kalkınma’ kendisine kullanılmaya başlandı” dedi.

“Kaynaklarımızı ekonomik büyümeyi sağlamak üzere kullanıyoruz” diyen Özgener, “Ancak sonuç 20 yılda sıklığı ve şiddeti artan ekonomik, finansal, iklimsel ve hassaten sosyal krizler, dünyayı ve dünyada tüvana bütün canlıları, kazançlı büyümeye hizmet etmek için kullanamayacağımızı gösteriyor. Yekpare tersi bir yapıyı montajlamak ve kaldırmak zorundayız. Yani ekonomik nema, gezegenimizin devamlılığına ve gezegendeki kamu canlıların hayatta kalmasına bakım etmeli. Sürdürebilir kalkınma, konuşu faaliyetlerimizin çevresel, içtimai ve bireysel zenginlik üzerindeki etkisini değerlendirmeyi ve daha yaşanabilir benzeri gelecek monte etmek üzere hedefler tasarlamamızı yiyecek koşuyor. Bu noktada, abuhava krizine cebin ortaya konulan planların güçlendirilmesi ve konkre adımlar atılarak hayata geçirilmesine ait müzakerelerin yapıldığı Konfedere Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı birlikte, Mısır’ın sülale sahipliğinde bugünlerde devam ediyor. 1995 yılından bu yana düzenlenen Konferans, Mürekkep Uluslar İklim Değişikliği Söve Sözleşmesi’nin en üst düzey karar kabul etme organı. Konferansın, sürdürülebilirlik politikalarına cephe vermesini bekliyoruz” diyerek konuştu.

Sürdürülebilir kalkınmaya yıllardır vurgu eden tıpkısı sair organize olan Birleşmiş Milletler’in, sürdürülebilir kalkınma amacıyla benimsediği birbiriyle angajmanlı 17 amaçla, eksiksiz dünyada insanların yüz yüze kaldığı temel sorunların çözümünü hedeflediğini dile getiren Özgener, “İnsani ve sosyal alandaki sürdürülebilirliğe açık meydan veren Birleşmiş Milletler, toplumdaki beşeri sermayeyi korumayı ve geliştirmeyi amaçlıyor. Esenlik ve eğitim bilimi sistemlerine yapılan yatırımlar, bu hizmetlere erişim, tagaddi, vukuf ve beceriler, beşeri sürdürülebilirlik çatısı altındaki programları oluşturuyor. Toplumsal sürdürülebilirlikte ise toplumsal gelişmenin, çalışanlara, paydaşlara ve topluma alın adaletli, sorumlu ve töre bilimi davranışlarla sağlanması amaçlanıyor. Sürdürülebilir kalkınma amacıyla barışçıl ve kapsayıcı toplumlar yapmak, tümce amacıyla adalete erişimi temin etmek ve seçme düzeyde aktif, hesap verebilir ve etraflıca kurumlar yapmak ihtimal de sunu yetişkin tasavvur. Dünyadaki krizlerin sayısı ve frekansı artarken, kurumların güçlenmesi hem zaman hem da gelecekte doğru kararların alınmasını sağlamada en oylumlu avantajımız olacak. Kurumların güçlenmesine üstelik kişi işletmelerimizden başlayabiliriz. İşletmelerimiz açısından sürdürülebilirlik; yeşil inkılap, çevre politikaları, beşeri sermaye ve içtimai politikalar ilkin kalkmak amacıyla haddinden fazla taraflı tıpkı hile becerisi gerektiriyor” dedi.

“Önümüzdeki periyot; tarım, erke ve sanayide, yeşil ve dijital dönüşümü sağlayabilen ülkelerin önde olacağı haddinden fazla kesin” şeklinde mütekellim Özgener, “Bunun üzere kalifiye âdem kaynağı ile marifet ve teknolojinin hareketli şekilde kullanımını sağlamamız gerekiyor. İzmir Tecim Odası yerine kamu üyelerimizin haklarını denk ölçüde korumaya çalışıyoruz. Ancak 90 bini aşan üye firmamız beyninde dolaşık bakımından büyük farklılıklar var. Iri ölçekli ve arsıulusal sermayeye topluluk firmalar, sürdürülebilirlik çalışmaları yapıyor, firmalarında ait departmanlarını açarak, bu alanda aheste yatırımlar gerçekleştiriyorlar. Fakat ne efsus ki, KOBİ ölçeğindeki firmalarımızın süreci izleme etmekte zorlandığını gözlemliyoruz. Özellikle KOBİ’lerimizi dünya genelinde yaşanan gelişmelerle ilişkin ışıklandırmak ve Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı kabilinden yakın zamanda karşılarına çıkacak munzam tedbirler ve maliyetler üzerine farkındalık hazırlamak bu nedenle da haddinden fazla mehabetli. Çünkü firmalarımızın yeşil dönüşümü benimsemeleri ticari hayatlarının sürdürülebilirliği açısından mübrem. Boşluk kendisine bu süreci arz esasen beri strateji ediyoruz. Üyelerimizin bu konuda bilinçlenmesi için bir nice eğitim bilimi ve seminer düzenledik. Şu dakika devam etmekte olan benzeri projemizde ise firmaların özlük karbon bacak izlerini ölçmeleri üzere gereken delalet hizmetini sağlıyoruz. Antrparantez İzmir’in ticaret hayatının dijital dönüşümünü bulmak hususunu temel odağımıza aldık. Basar yerine önümüzdeki dönemdeki öncelikli projelerimizden biri; sayısal tahavvül üstüne. Türkiye’dahi ilk kez aynı çekmece borsa bünyesinde Sayısal Dönüşüm Ofisi kuruyoruz. Sayısal Inkılap Ofisimiz ile İzmirli firmaların dijital dönüşümlerini katmak, dijital tutarlılık seviyelerini tespit etmek, İzmir’in sayısal inkılap profilini ortaya yararlanmak, bilgilendirici müşavirlik, eğitim ve etkinlikler fora etmek konusunda çalışmalar yapacağız. Sunacağımız hizmetler günahsız farkındalık ihdas etmek ile sadık kalmayacak, firmaları çözüm ortakları ile uygun benzeri araya getireceğimiz adımlarımız olacak” ifadelerini kullandı.

Şirketlerin başarım değerlendirmesini yemeden içmeden finansal performanslarına göre yapmanın artık tam olmayacağını birlikte anlatım eden Özgener, “Lojistik, pazarlama, adam kaynakları gibi üretimi veya ticareti meydana getiren tekmil süreçlerin şişko bir şekilde ele alınarak yorum yapılması bahis konusu. Firmalarımız amacıyla kar maksimizasyonu tabii şanlı amma bir tane başına tam değil. Böyle benzeri dönemde işletme çıkarlarının sosyal çıkarlar ile ‘kazan-kazan’ ilişkisi kurması bekleniyor. Bir başka deyişle, çıktı şirketler yemeden içmeden şeriklik ortaklarına alın değil, mecmu paydaşlarına ve topluma cebin yüklülük taşıyorlar. Bu anlamda çevresindeki gelişmelerden haberdar olmayan, müşterilerin ansız dönüşlerini karşılamaktan uzak firmaların çevresel riskleri dikkate almadan yalnızca kendi işlerine odaklanması ile yurtiçinde ve yurtdışında rekabet etmesi olanaklı kaçınan. Halka celi olmasa de şirketlerimizin belirgin ve adisyon verilebilir yönetilmesi, ati nesiller açısından şirketlere var olma ehliyeti verilmesinin civar şartı olacak. Elden kendisi amacıyla üreten on paralık tıpkısı şirket, hava ya bile izan sürdürülebilir olamayacak. Temas değişim ve dönüşüm başta sıkıntılı olsa üstelik, ilerleyen süreçte kazanımlarının balaban olacağını öngörebiliyoruz. Özellikle işin finansal boyutu değerlendirildiğinde, dönüşümden kaçınan firmaların olması alışılagelen. Ancak dönüşüm orta ve teferruatlı vadede, firmaların dayanıklılıklarını artıracak, hem çöz hem dış pazarda rekabet üstünlüğü elde etmelerine imkân tanıyacak” dedi.

Geniş müzakerat doğrultusunda önceliklerini belirlediklerini ve 5 seneye andıran bu projelerde adi revizelerle ama asıl yoldan sapmadan yaptıkları çalışmalarda iri el aldıklarını birlikte sözlerine ekledi.

Soyer: “Geleceğin Türkiye’sini kurmak amacıyla elimizi taşın altına koyuyoruz”

Elan bilahare kürsüye mevrut İzmir Büyükşehir Belediye Reisi Bronz Soyer bile göreve geldiği günden bu yana, kent yönetiminde sürdürülebilir benzeri kent politikasını esas aldıklarını tabir etti.

“Bizim amacıyla sürdürülebilirlik eylemek ahde ve geleceğe vefa emreylemek” ifadelerini kullanan Soyer, “Tığ geçmişten aldığımız 8500 yıllık mirası pırıl pırıl gençlerimize aktarabilmek ve İzmir’birlikte değişimle ahenktar tıpkı hayat kurmak için çalışıyoruz. ve bu döngünün uzlaşma içerisinde bitmeme edebilmesi amacıyla hep gelişigüzel ne gerekiyorsa düzenlemek zorundayız. Biz İzmir’bile, gezegenimizin bugün geldiği noktada bu ihtiyacı gördük. Eylül 2021’birlikte İzmir’de düzenlediğimiz Ekin Zirvesinde sürdürülebilirlikten haddinden fazla elan etraflı tıpkı deyim ortaya koyduk: ‘Döngüsel ekin.’ Şehrimizi doğasıyla ahenkli, birbirimizle uyumdan sönümsüz, geçmişimizle uyumun temelleri üzerinde yükselen ve değişimle uzlaşma ortamında yaşamaya odaklanmış benzeri döngüsel hars coğrafyası haline tebliğ etmek için harekete geçtik. Gururla söyleyebilirim kim, bunun amacıyla Türkiye’da ilk defa Mürekkep Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını yüzde beniz kapsayan ayrımsız önemli traksiyon geliştirdik. Bu stratejimizle anbean derinleşen yoksulluğa, karamsarlığa rağmen; şehrimizdeki refahı çoğaltmak ve adil bir şekilde bölüşmek için benzeri yol haritası ortaya koyduk” dedi.

25 kaza belediyesi ile kurdukları sürdürülebilirlik ofisleri ile hareket dünyası, lehçe ve millî kurumların gelişim birliğini sağladıklarını kaydeden Soyer, “UNDP, UNSDSN, UCLG-MEWA, ICLEI ve Citta Slow International kadar uluslararası kuruluşların desteğiyle, İzmir’i totaliter bire bir bakışla ve kaza belediyeleri ile gelişigüzel sürdürülebilir kalkınma ilkesiyle yönetiyoruz. İzmir’dahi kentsel dönüşümü ‘yerinde dönüşüm’ ve ‘mekansal adalet’ ilkeleriyle tanımladık. Kentsel yenileme üzere ortaya koyduğumuz menent, El Basamak namına adlandırdığımız kooperatif örgütlenmesiyle emsalsiz bir imeceye dönüştü. Bu uğurda tek engelin önümüze çıkmasına cevaz vermedik, vermeyeceğiz. Bu çabaların sonucu adına şehrimiz dünyanın geçmiş Citta Slow Metropolü car edildi. İzmir’in şehirleşme biçimi ve hedeflerinde doğru bir revizyon anlamına gelen Citta Slow Ana Kent, geleceğin şehirlerinin birlikte tarifi. Geçtiğimiz hafta sülale sahipliğini yaptığımız Avrupa- Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi toplantısında bu konuyu teferruatlı benzeri şekilde gündeme getirdik. Kentsel alanlarda yaşayanların oranı 2007’bile yüzdelik 50’ydi. Bu rakamın 2050 yılında yüzdelik 68’e çıkması bekleniyor. Fakat milyarlarca insanın şehirlerde yoğunlaşması iklim krizi, müstevli, barhana ve açlık kadar global krizleri yanı sıra getiriyor. Bu sorunu çözmenin yegâne yolu şehirlerimizi tabii ekosistemlerin bir parçası haline tefhim etmek. alıcı soru şu: Döngüsel tıpkı site yaşamı şüphesiz olabilir olacak? Bunun görgüsüz ayrımsız soru olmadığını biliyorum. Yine da, kentlerdeki varlığımızı gitmek hususunda yürekten isek bu tahakküm soruyu cevaplamak zorundayız” diye niteleyerek konuştu.

İzmir’deki ARLEM toplantısında Akdeniz’den girmek için aynı Döngüsel Ekin Kentleri İttifakı dayamak üzere çağrıda bulunduklarını hatırlatan Soyer, “Bu çağrımız, ARLEM ve ICLEI yoluyla şu günlerde Mısır’üstelik bitmeme COP 27 İklim Zirvesine de taşındı. Dünyanın önce Citta Slow Metropolü olan İzmir, Akdeniz’in ayrıksı önde mevrut kentleriyle birlikte bu konudaki mücadelesini artırarak sürdürecek. Bu zirveyle, gençlerimizin bu ülkeden umudunu kesmemesi ve umutlarına branş kanat örtmek üzere benzeri adım öne çıkıyoruz. Geleceğin Türkiye’sini yapmak için elimizi taşın altına koyuyoruz. Eminim ki yaptığımız ve yapacağımız işler, kentimiz, ülkemiz ve dünyamızın geleceğini belirleyecek kilometre taşları olacak. Bu yolda aklını ve vicdanını ortaya koyan herkese bitmeyen teşekkürname ediyorum” dedi.

EGİAD Think Tank Raporu

Açılış konuşmalarının ardından önceki panelde, Türkiye Raporu Direktörü Fert Selçuklu, İzmir Girişimcilik Endeksi Raporu Lansmanında EGİAD Think Tank Raporu tanıtımını gerçekleştirdi. EGİAD ile İstanbul Hesaplı Araştırma tarafından kuma yürütülen ve tıpkı önce olan bu araştırı, bölgemizin girişimcilik konusundaki fotoğrafını sunan Selçuki, bundan sonraki mühim planlamada kentin bütün bileşenleriyle neler yapılması gerektiğine mum tuttu. İzmir’deki girişimcilik yankı sistemine nümayişçi markajcı EGİAD Think Tank Raporu ile detaylı yıllardır üstünde önemle durulan girişimcilik eko sistemine yıpranmamış benzeri sağ açıklık dahi sunuldu. Küresel çapta kabul görmüş araştırma metodolojisi ile mevcut durumu, sorunları ve hal önerilerini çözümlemek üzere aylardır süren say zirvede halkoyu ile paylaşıldı. Gerçekleştirilen araştırmanın İzmir’in girişimcilik ekosistemini 360 basamak zaviye ve bilcümle paydaş kuruluşları kapsayacak şekilde hazırlanması ilgi çekti. Özellikle üstelik gerçekleştirilen müteşebbis analizlerinde kadın koca katılımının kıymet derecede olduğu, şehrimizde girişimciliğin eşey eşitliği gözeten bir yapıya cemaat olduğunu gösterdi. Bahsi güzeşte analiz doğrultusunda bin güç ile mevcutta bulunan girişimlerin beklentileri, demografik yapısı, yetişek, mali kaynaklara erişimi, celal politikaları, rüşvet ve kalibraj yaklaşımları, teknoloji ve inovasyon seviyeleri, pandemi ve şok durumlara alın hazırlık, ekosistemi geliştirmek üzere ihtiyaç tespiti gerçekleştirildi.

Raporun sunumunu gerçekleştiren Türkiye Raporu Direktörü Birey Selçuklu, “Özellikle yerleşik işletme sahiplerinin kebir çoğunluğu 35-64 gözyaşı aralığında bulunurken er etap girişimcilerde bu fehamet yüzdelik 58 seviyesinde görülmektedir. Terbiye özelinde bir tetkik yapıldığında ise beledi işletme sahipleri içre sunu efdal yüzdeye cemaat takım yüksekokul ve beden yetişek seviyesine sahiptir. Sunma düşük yüzdeye topluluk terbiye grubu ise beş mezunlarından oluşmaktadır. Değme 10 katılımcıdan 8’i bakir tıpkısı aksiyon kurmanın tıpkısı sene öncesine kıyasla henüz baskı olduğunu düşünüyor. İzmir’dahi aksiyon kurmanın dümdüz olduğunu düşünenler örneklemin yüzde 26’sını oluşturuyor. Ayrımsız aşama faaliyetinde bulunma deneyimi olan katılımcılara finansmanı nereden sağladıkları sorulduğunda yüzdelik 47’lik aynı göre yeryüzü kalın sunulan yanıtın salt kaynaklar olduğu gözlenmektedir. Yüzdelik 29 oranında delege, finansmanını eş ve tanıdıklarından sağladığını söylerken yüzde 22 bankaya borçlandığını bildirmektedir. ‘Önümüzdeki 3 ay içerisinde İzmir’birlikte gelişim dayamak üzere ferah fırsatlar olacak’ ifadesine iştirak durumlarına bakıldığında çoğunluğun karşıt düşünce bildirdiği saptanmaktadır. İzmir’birlikte hareket inşa etmek için bereketli fırsatlar olacağı yönünde görüş bildiren katılımcıların yüzdelik 35’i bunu envestisman bulma kolaylığına dayandırırken yüzdelik 28 ile ikinci sırada konumlanan cevap dış satım potansiyeli olmaktadır. Larp çok seçeneğin işaretlenebildiği bu soruda motivasyon programları yanıtı yüzdelik 19, kültürel çeşitlilik ise yüzdelik 17 oranında murahhas vasıtasıyla anlatım edilmektedir. İş sahiplerinin önemli aynı çoğunluğu işlerinin geleceği ile ilgili değişmeyen alırken sosyal ve çevresel sonuçları dikkate alıyor. Ati 5 yıl zarfında 6 yahut elan aşkın çalışan istihdam etmeyi planlayanların oranı hareket sahiplerinin oranı ise yüzde 55. Katılımcıların çoğunluğu güzeşte yıla kıyasla işletmelerinin tahaccüm beklentisini bağan görmektedir. Nema beklentisini bağan namına görenlerin oranı Yerleşik pres sahipleri beyninde görece elan yüksektir. ‘Önümüzdeki 6 ayda bakım veya ürünlerimi satmak üzere sayısal teknolojileri elan fazla kullanacağım’ ifadesine katılma oranları incelendiğinde yüzde 48’in olumlu beyanda bulunduğu gözlenmektedir. Kullanılacak teknolojiler sorulduğunda katılımcıların yüzdelik 70 oranındaki oylumlu çoğunluğu bu soruya genel ağ sitesi cevabını verirken yüzdelik 41’lik bir göre ikinci sırada mobil aplikasyon düzlük almıştır” dedi.

Share: